Türkiye’de tekstil sektörü üretiminin 49 milyar dolarlık büyüklüğe ulaştığını, buna hazır giyim sektörü de eklendiğinde toplam büyüklüğün 78 milyar dolar seviyelerine geldiğini ifade eden İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz, “Pandemi sürecinde üreticilerimiz iplik ve kumaş sektöründe çok büyük yatırımlara imza attı. Hazır giyim sektörü tekstil sektörüyle, tekstil sektörü hazır giyim sektörüyle güçlü. Bu entegre üretim zincirini bozmamamız gerekiyor” dedi.
Türk tekstil sektörünün çatı kuruluşu İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB), Kahramanmaraş’ta bir araya geldi. İTHİB Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz ve yönetim kurulu üyelerinin katılımıyla gerçekleşen organizasyon da sektörün bugünü ve geleceği değerlendirildi. Türkiye’de tekstil üretiminin modern altyapısı ve entegre üretim gücüyle dünyada sayılı ülkeler arasında yer aldığını ifade eden İTHİB Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz, tekstil sektörünün tüm alt ürün gruplarında güçlü üretim ve ihracat ağına sahip olduğuna dikkat çekti.
Üretim 78 milyar dolara ulaştı Sektörün güçlü üretim yapısı ile farklılaştığını dile getiren İTHİB Başkanı Öksüz, sözlerini şöyle sürdürdü: “2021 yılında tekstil sektörünün üretimi 49 milyar dolara ulaştı. Bu rakamın daha net anlaşılabilmesi için geçmiş yıllara da bakmak gerekir. 2017’de tekstil sektörünün üretim değeri, 38,6 milyar dolar, 2018’de 38,2 milyar dolar, 2019’da ise 38,1 milyar dolardı. Pandemi etkilerinin en güçlü şekilde hissedildiği 2020’de ise bu veri 36 milyar dolara kadar geriledi. 2021 yılında ise Türkiye’nin rakip ülkelerden pozitif ayrışmasıyla birlikte üretim 49 milyar dolara kadar yükseldi. Söz konusu yıllar içinde hazır giyim sektörünün üretimi de yükseliş gösterdi. Hazır giyim sektörü 2021’de ise 29 milyar dolarlık üretim gerçekleştirdi. Böylece 2021 yılında tekstil ve hazır giyim sektörünün üretim değeri 78 milyar dolara yükseldi. Tekstil sektörü 49 milyar dolarlık üretim değeri ile imalat sanayinin üretiminin yüzde 8,5’ini oluştururken, tekstil ve hazır giyim sektörlerinin sanayi üretiminden aldığı pay yüzde 13,5 oldu. Tekstil ve hazır giyim sektörü imalat sanayi istihdamının da yüzde 25,8’ini oluşturdu.”
Yatırım yapan üretici ithalata karşı korunmalı Böyle güçlü bir üretim yapısına sahip olan sektörün ithal ürünler karşısında haksız rekabetle baş başa kaldığına vurgu yapan Öksüz, “İhracattaki artış, ülkemize döviz kazandırmak bizim milli sorumluluğumuz. Ancak ithal ürünler konusunda sektörümüz haksız rekabetle karşı karşıya. Pandemi sürecinde üreticilerimiz iplik ve kumaş sektöründe çok büyük yatırımlara imza attı. Bu yatırımlar sayesinde üretim kapasitesi yükselirken, ihracatın artışı noktasında da büyük fayda sağladı. Türk üreticiler bu denli büyük yatırımlara imza atarken, dampingli ürünlerin ülkemize çok yoğun bir şekilde giriş yapması ve ithal ürünlere uygulanan ilave gümrük vergilerinin düşük kalması üreticilerimizi zor durumda bıraktı. Yaşanan bu durum yerli üretim yapan firmaların haksız rekabetle karşı karşıya kalmasına sebep oldu. Yerli üretici maliyet baskısıyla üretime devam etmeye çalıştı. Bu esnada ithalatta da rekor seviyede artış yaşandı. İthalatın rekor seviyede artmasının çeşitli nedenleri var. Bunların en başında özellikle Asya Ülkelerinin dampingli ihracat yapması geliyor. Aynı zamanda menşe sapması nedeniyle yerli üreticiyi koruyan önlemler de etkisiz kılınıyor. Eğer bu sorunlar karşısında acil önlem alınmazsa 78 milyar dolarlık dev bir büyüklüğe ulaşan üretimde düşüş yaşanması kaçınılmaz olacak.
İplik sektörü %5 – 8 arasında İlave Gümrük Vergileriyle korunuyor. İlave Gümrük Vergisi uygulanan tüm ürünler içerisinde en az korunan ürün grubu maalesef pamuk ipliği sektörü. İlave Gümrük Vergisi ortalaması tüm sektörler içerisinde %25 seviyelerinde. Bu çerçevede tekstil sektörünün en önemli hammaddelerinden biri konumundaki pamuk ipliği sektörünün ilave gümrük vergilerinin artırılması en önemli beklentilerimiz arasında yer alıyor. Türk sanayicisi ne kadar güçlü üretim altyapısına sahip olursa, ne kadar çok desteklenirse ülke de o kadar güçlü olur. Ticaret Bakanlığımız da konuya çok titizlikle yaklaşıyor. Bu kapsamda Ticaret Bakanlığımız sık sık sektörümüzle bir araya geliyor, artan haksız rekabete karşı birlikte çözüm önerileri arıyoruz.
2022 ihracatı hız kesmeden devam ediyor
Sektörün güçlü üretim altyapısı ile hala ihracatı arttırmayı başardığına dikkat çeken Öksüz, ihracat verileri hakkında da değerlendirmeler yaptı. Öksüz, şu ifadeleri kullandı: “Tekstil sektörü olarak tek pazara odaklı değiliz. İhracat yapımız sayesinde hem Avrupa Birliği Ülkelerinde hem de dünya genelinde avantajlı konuma sahibiz. 2021 yılında 200 ülke ve bölgeye ihracat gerçekleştirdik ve tekstil sektörü olarak 12,9 milyar dolarlık ihracatla Cumhuriyet tarihi rekoru kırdık. Dünyada yaşanan enflasyon krizi ve savaşa rağmen tekstil Ocak-Ağustos döneminde tüm zamanların en yüksek dönemsel ihracat rakamına ulaştı. Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 7,5 artış̧ sağlayarak 8,7 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Yılın ilk 8 ayında en fazla tekstil ihracatı gösterdiğimiz ülkeler sırasıyla yüzde 18,2 artışla İtalya, yüzde 1,5 artışla Almanya ve yüzde 12,9 artışla ABD oldu. Hem güçlü altyapımız hem de pazar çeşitliliğimiz sayesinde 2021 yılındaki güçlü ihracat artışımızı 2022 yılında 15 milyar dolar değerinde ihracatla güçlendirmeyi hedefliyorduk. Ancak 2002 yılındaki seviyesinin de altına inen euro/dolar paritesi son 20 yılın en düşük seviyesini gördü. Paritenin bu şekilde olması dolarla ithal edip Euro ile ihraç eden Tekstil sektörümüze ilave yük oluşturması kuvvetle muhtemel gözüküyor. Tekstil sektörü olarak ihracatımızın %52’sini euro bazında yapıyoruz. Bununla birlikte Euro’daki değer kaybı AB’nin üretim maliyetlerini de artıracağı için Avrupa’da yaşanabilecek durgunluk, tekstil sektörü ihracatımız için kırılganlığı artıracak potansiyele sahip. Bu çerçevede 2022 yılı ihracat hedeflerimizi bir miktar aşağı yönlü revize ettik. Euro / dolar paritesindeki kırılganlığın azaltılması için de anlık önlemler değil; kalıcı çözümler bulunması gerekiyor. Bu çerçevede daha katma değerli ürünler üretmeye odaklanılması en önemli önceliğimiz olmalı.
Fuarlar ihracat ataklarında önemli rol oynuyor
Türk tekstil sektörünün lojistik kabiliyetini entegre üretim gücü ile birleştirdiğine vurgu yapan Ahmet Öksüz, “Bu sayede pandemi ile birlikte yaşanan zorlu sınavdan başarılı bir şekilde çıkmayı başardık. Yaptığımız çalışmalar sayesinde Türkiye’nin en güvenli ticaret limanı olduğunu bir kez daha ispatladık. İTHİB olarak düzenlediğimiz fuarlar, milli katılım organizasyonlarımız ve ticaret heyetlerimiz, gerçekleştirdiğimiz ihracat ataklarında önemli bir rol oynadı. Yeni dönemde de en önemli hedefimiz güçlü projelerimizle sektörümüzü en iyi şekilde temsil etmek. İhracatta pazar çeşitliliği sağlayacak heyetlerimiz ve fuarlarımız, katma değer artışı sağlayacağımız projelerimiz ve tanıtım faaliyetlerimiz ile orta vadede dünyanın en büyük ilk 3 ihracatçısından biri olmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda geçtiğimiz günlerde İTO ile iş birliğinde 2.’sini gerçekleştirdiğimiz ve çok yoğun ilgi ile karşılaştığımız Texhibition İstanbul Kumaş ve Tekstil Aksesuarları Fuarımız da büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.