Türkiye ekonomisi açısından büyük önem taşıyan tekstil sektörünün geleceğini ve gelişimini etkileyen temel faktörlerin başında ülkenin tekstil makineleri üretimi geliyor. Yıllar içinde gelişim gösteren Türk tekstil makineleri sektörü, tekstil imalatçısının elinin güçlendirilmesinde önemli roller üstleniyor. 2017 yılı tekstil makine sektörü için ihracat anlamında oldukça parlak bir yıl oldu. Türk tekstil makine üreticileri, üretmiş oldukları makineler ve yapmış oldukları başarılı ihracat ile özellikle tekstil boya ve apre makinelerimizin artık dünyada da marka haline gelmesini sağladı. Tekstil makine sektörü, 2017 yılında % 17,7 ‘lik ihracat artışı ile tekstil makine ihracatının 604 milyon $’a ulaşarak ekonomimize ciddi katkı sağlamaya devam ediyor. Bununla birlikte 2014 yılında 2 milyar $’ın üzerinde olan ithalatımız ise 2017’de 1,3 milyar $ civarına geriledi. Ülkemizin tekstil makine ihracatına ülke bazında baktığımız zaman İngiltere, Almanya ve Bangladeş’in ilk 3 sırada yer aldığını görüyoruz. Özellikle Bangladeş’e ihracatımız önceki yıllarda olduğu gibi artışını devam ettirmiş ve Bangladeş 2017’de ilk 3 ülke arasında yer almıştır. Bununla birlikte sektörümüzün 2017’de en fazla ihracat artışı gerçekleştirdiği ülkeler İran, Özbekistan, Mısır ve Pakistan oldu. Tekstil makine ve aksesuar üreticilerimiz her geçen gün dünyadaki yerini sağlamlaştırıyor. Bunu da artan ihracat rakamlarından, dünyada farklı pazarlara girmelerinden ve ürün çeşitliliğini her geçen gün arttırmalarından anlayabiliyoruz.
Sektörün gelişimine engel olarak görülen, müşterilerin ve makine üreticilerinin uzun vadeli kredi ile finanse edilememelerine ve yeni pazarlarda bankacılık ve nakliye alanlarında yaşanan sorunlara çözüm bulunması. Sektörün, uluslararası piyasalarda rekabet gücünün artırılması bakımından yaşamsal önem taşıyor. Avrupalı ve Uzak Doğu menşeili üretim yapan sanayicilerin devletleri tarafından hem üretim aşamasında hem de ürettikleri makinelerin satışı sırasında verilen HERMES tarzı krediler ile destekleniyor olması Türk üreticilerin rakipleri ile arasındaki makasın her geçen gün biraz daha açılmasına yol açıyor. Devlet, daha gerçekçi yaklaşımlar ile destek politikaları ile açılan makasın bir an önce sürdürülebilir seviyelere getirilmesi için çalışmalıdır. Devletimiz hem yerli makine sanayicisini üretim konusunda cesaretlendirmeli, hem bu makineyi alacak olan tekstil sanayicisine cazip teşvikler sunmalı. Son yıllarda üretimde ve ihracatta kazanmış olduğu ivme ile Türk tekstil makineleri sektörü, sektör temsilcilerinin talepleri ve beklentileri karşılandığı takdirde, uluslararası piyasalardaki konumunu güçlendirmeyi, ithal girdileri azaltarak iç pazarda da hakim olacağı ve bu alanda dış ticaret dengesini tersine çevirerek artı değer oluşturan bir sektör haline geleceğinin sinyallerini veriyor.