Sektörlerine öncülük eden şirketlerin iki ortak özelliği vardır: Faaliyet gösterdikleri pazara uzun vadeli katkıda bulunma ve yenilikleri sunma kararlılıkları. Bu, Stork/ SPGPrints’in tarihinde Rotasyon baskı teknolojisinden dijital tekstil baskı teknolojisine geçişteki kararlılığın bir simgesi olmuştur. Dijital baskı macerası Stork’un 1986 yılında tekstil baskısı endüstrisinin geleceği üzerine yaptırdığı bir çalışmayla başlar. Rotasyon baskı teknolojisini icat eden ve 23 yıl boyunca sektöre tüm dünyadaki tekstil baskı makinelerinin yarısından fazlasını tedarik eden Stork, dijital teknolojinin yükselişini doğru şekilde tespit etmiş ve bunun günümüzden çok farklı bir geleceğin habercisi olduğunu görmüştür. Bugün, dijital dünyanın bebeklik dönemini hayal etmek zor, ama Stork’un bu çalışmayı başlattığı günlerde kişisel bilgisayar daha yeni yeni ofislerdeki yerini almaya başlamıştı ve ancak bir avuç dolusu kadar evde bulunuyordu. Monitörler monokromdu, sabit diskler yoktu, Microsoft® Windows®95’in piyasaya çıkmasına daha on yıl vardı. Renkli fotokopi makineleri vardı ama ilk renkli inkjet (mürekkep püskürtmeli) baskı makinesinden hala bir yıl uzaktık. Stork için hazırlanan raporun sonuç bölümündeki en çarpıcı yorumlardan biri de 2000 yılında tüm tekstil baskılarının dijital olacağı öngörüsüydü. Bu öngörü doğrultusunda, Stork tekstil baskısı için mürekkep püskürtmeli teknolojilerin incelenmesi ve geliştirilmesi amacıyla Boxmeer’de (Hollanda) kurulu grup şirketlerinden biri olan Stork X-Cel ile bir proje başlattı. Uzun vadeli hedefi rotasyon baskı sisteminin yerini alabilecek uygun bir dijital teknolojinin geliştirilmesiydi.
RAKİP İNKJET TEKNOLOJİLERİN YARIŞTIĞI BİR DÖNEMDEKİ İLK ADIMLAR
İlk başlarda Sürekli Akışlı İnkjet (CFIJ) ve biri termal diğeriyse piezoelektrik olmak üzere iki ayrı drop-on-demand (DOD) sistemi gibi üç farklı inkjet teknolojisi geliştirilmekteydi. Sürekli akışlı inkjet teknolojisinin yüksek damla frekansı ve yüksek hız gibi avantajlarıyla büyük hacimli tekstil baskıları için en uygun potansiyeli sunduğu görüldü. Baskı kafasıyla baskı yapılan yüzey arasında termal inkjete (TIJ) kıyasla çok daha büyük bir mesafe bırakılabilmesine olanak tanıyan bu teknoloji sürekli akışın düzensiz ve değişken yüzey özelliklerine sahip kumaşlarda kullanılabilmesini de sağlıyordu. Ayrıca, CFIJ prosesi çok çeşitli mürekkep formülasyonların da kullanılmasına olanak tanıdı. Sürekli mürekkep akışı tıkanma sorununu da neredeyse tümüyle ortadan kaldırmaktaydı. Her bir nozülden saniyede 625.000 damla (en az 30 hatta daha fazla DOD nozülüne denk) bırakan CFIJ ile elde edilen hız ve doygunluk/saturasyon da son derece cazipti. Stork bu teknolojideki potansiyeli gördü ve Carl Hellmuth Hertz’e ait bir patenti esas alan sürekli akış inkjet sistemi geliştirmek amacıyla lisans alındı. 1990 yılında, Stork kendi tasarladığı nozül için patent aldı, 1991’de Hanover ITMA’da ilk dört renkli dijital inkjet tekstil baskı makinesini görücüye çıkardı. TruColor (TCP) 1123, 1 m2/ saat baskı kapasitesine sahipti. Bu tasarımda mürekkep, tambura bantlanmış kumaş üzerine spiraller şeklinde uygulanmaktaydı. Sınırlı işlemci gücüne ve piyasada renkli monitörlerin bulunmamasına karşın cihaz 16 milyon renkle baskı yapabiliyordu. Hızı itibarıyla hiçbir ticari şansı bulunmayan bu makineler inkjet teknolojisinintekstillerin resimlendirilmesinde – üstelik eşsiz bir gamla – kullanılabileceğini kanıtlayarak geleceği görenlerin dikkatini bir anda çekti ve Stork’un başlamakta olan bu devrimin ön saflarında yer almasını sağladı.
GÖZLER YENİ BİNYILA ÇEVRİLİRKEN
2000 yılının eşiğine gelindiğinde Stork kağıt üretisici Felix Schoeller ve o dönemde Imperial Chemical Industries (ICI) bünyesinde olan mürekkep hammaddesi üreticisi Zeneca ile AB-sponsorluğunda ortak girişim başlattı (Brite- EURAM projesi). Baskı kafalarıyla mürekkepler arasındaki karşılıklı bağımlılık her geçen gün daha net şekilde görülmekteydi, Stork da her iki alanda gelişimin öncüsüydü. Brite-EURAM
projesinin amacı açıktı: 10 nozülün bir araya getirilmesiyle oluşturulan sürekli inkjet baskı kafalarıyla baskı hızının önce 16m2/saat seviyesine çıkarılması sonrası adım adım yeni nozül serileri eklenerek daha da hızlandırılabilen ölçeklenebilir bir çözüm oluşturulması. Ortakların ve devlet desteğinin varlığına rağmen geliştirme maliyeti yine de çok yüksekti, Stork bu sorunun üstesinden gelebilmek için geliştirilen teknolojiyi grafik sanatlar uygulamalarında kullanılması yoluyla dijital tekstil baskı araştırma ve geliştirme fonuna gelir elde edilmesini sağlayacak yollar araştırmaya başladı. Bu arayışın sonucunda DuPont ile bir ortaklık kuruldu; Stork teknolojisine sahip DuPont™ Dijital Cromalin® prova baskı makinası serisi büyük bir başarı yakaladı ve 1995 ile 2007 yılları arasında 3.000’den fazlasının satışı ve montajı yapıldı. Brite-EURAM projesi başta Microsoft® Windows® 9 5 olmaküzere diğer teknolojik gelişmelerden de yararlandı,1995 yılında TCP 4001 (1.6m genişliğinde) ve 4002 (3.2m genişliğinde) Milano ITMA’da tanıtıldı. Bunlar 2m2/saat baskı kapasitesiyle TCP 1123’ten iki kat hızlı olan sekiz renkli baskı makineleriydi. ITMA 1995’te, Stork ‘Continuous Roll-to- Roll’ teknolojisinin sergilendiği bir de tanıtım yaptı. Bu ilk roll-to-roll dijital tekstil baskı makinesiydi. Her renk için 10 nozülün çalıştığı bu teknolojide nozül başına 625.000 damla / saniye ya da diğer bir deyişle tüm nozül takımından 25 milyon damla uygulanarak 4.5m2/ saat hızda dört renkli baskı yapılabiliyordu. Dönüm noktası niteliğindeki bu tanıtım dünya tekstil baskı piyasalarında büyük yankı bulurken Stork’un, dijital mürekkep püskürtmeli tekstil baskısı alanındaki vizyonunu ve gün geçtikçe gelişen uzmanlığını da gözler önüne serdi.
SAHA TESTLERİ
Bu başarılı teknoloji gösterilerine rağmen makineler halen birer prototipti ve ticari bir geleceğe sahip olamayacak kadar yavaş ve pahalıydılar. Mürekkep maliyetleri metrekare başına 50,00 Euro’yu bulabiliyordu, buna karşın rotasyon baskıda mürekkep maliyeti 0.50 Euro/ m2’den düşüktü. Bununla birlikte dijital inkjet ile elde edilen yüksek baskı kalitesi ve baskı hızının beş yıl içinde 1m2/saat düzeyinden 4.5m2/saat
seviyesine gelmesi bu teknolojinin potansiyelini hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde gösteriyordu, dijital baskı hem tedarikçilerin hem de tekstil baskı şirketlerinin dikkatini çekmeye başlamıştı. Stork mühendisleri diğer şirketlerin faaliyetlerini de yakından izliyordu. Bunlar arasında termal mürekkep püskürtme yöntemiyle ilgili denemeler vardı ancak bu yöntemlerde baskı sonrasında kumaşların buhar ve yıkama işleminden geçirilmesi kullanılan kimyasalların termal mürekkep püskürtmeli baskı kafalarının güvenilir bir biçimde kullanılamayacağını gösteriyordu. Ayrıca, baskı kafasıyla kumaş arasında çok küçük mesafe olması mecburiyeti termal inkjetin kullanımın önündeki en ciddi zorluktu. 1998 yılı dijital mürekkep püskürtmeli tekstil baskısının yeni temellerini oluşturan yenilikleri de beraberinde getirdi. Stork, formülasyonunun kontrolünü sağlamak amacıyla kendi mürekkep fabrikasını kurmaya başladı, öte yandan diğer firmaların tekstil baskı teknolojisindeki yeni denemeleri de piyasaya ulaşmaya başlamıştı. Mimaki TextileJet TX-1600, oyunun kurallarını değiştirecek bir makine olduğunu kanıtladı. TX-1600 360 dpi çözünürlüğe kadar altı renkli üretim yapabilen roll-to-roll bir baskı makinesiydi. Makinede diğer bazı termal mürekkep püskürtmeli baskı kafası üreticilerinin tek kullanımlık kafaları yerine ‘aşınma ve yıpranma’ payı olan sabit montajlı Epson piezoelektrik baskı kafaları kullanılmaktaydı. “Bu gelişmeler sonucunda showroomları donatmaya ve müşterilere numune olarak dağıtmaya yetecek metrajda bitmiş giyim eşyası ve ev döşemesi baskısı yapılabiliyordu.”3 Paris’te düzenlenen ITMA 1999’da Stork 16 nozüllü baskı kafalarının yer aldığı sekiz renkli baskı makinesi Amethyst’i tanıttı, reaktif boyalar kullanılan çok katlı sapma özelliğine sahip bu makine 20m2/ saat hızda üretim yapabiliyordu. 16 saat kesintisiz üretim yapabilen Stork Amethyst tam anlamıyla satışa hazır bir ticari üründü. Amethyst baskı makineleri bir yıl içinde Avrupa ve ABD’de çeşitli fabrikalarda kurulmaya başlamıştı.
TEK GEÇİŞLİ BASKI “SINGLE PASS” STRATEJİSİNİN OLUŞTURULMASI
Ancak, bir yandan da Avrupa Birliği ve ABD’de tekstil sektöründeki gerileme gibi diğer gelişmeler de değerlendirilmekteydi. 2001 yılında, Stork dijital programını bir bütün olarak tekrar gözden geçirdi ve takip eden dönemde benimseyeceği stratejisini şekillendirecek sonuçlar ortaya koydu. İlk olarak, sürekli akışlı inkjetin, üretimi çok daha basit ve ucuz olan piezoelektrik dropon- demand baskı kafaları karşısında hiçbir şansı olmadığı görüldü. Piezoelektrik kafalar daha hassastı ve sağlamlıklarıyla endüstriyel kullanıma daha uygundu, dahası her türlü mürekkeple çalışabiliyorlardı. İkincisi, tek geçiş “Single Pass” teknolojisi daha yüksek üretim hızının anahtarıydı. Geliştirme çalışmalarına Stork grafik birimi bünyesinde başlanması kararlaştırıldı, 33cm baskı genişliğine sahip bir tek geçişli dijital etiket baskı makinesi tekstil baskısına uyarlanacak ve zamanla istenen baskı genişliğine göre ölçeklendirilecekti. Baskı genişliği üstesinden gelinmesi gereken en önemli zorluklardan biri olduğu için stratejinin temelini ölçeklenebilir baskı kafası teknolojileri ve yüksek hacimli görüntü verisini tekstil baskısı için gerekli hızlarda işleme kapasitesine sahip veri sistemleri oluşturmaktaydı. Nihai hedef iki ticari ürünü satışa hazır hale getirmekti; bir etiket baskı makinesi ve bir de tekstil baskı makinesi. Üçüncüsü, 1.80m baskı genişliğine sahip tek geçişli sistem geliştirilene kadar tekstil baskı “Dijital Tekstil Baskı makinesi yetersizliği” sorununa tarama geçişli teknolojiye sahip makineleri (çoklu geçiş) üreten sistem entegratörleriyle kurulacak stratejik ortaklıklarla geçici bir çözüm bulunacaktı. Son olarak, Stork piyasaya çıkan yeni piezoelektrik baskı makinesi kafalarıyla uyumlu bir dizi mürekkep formülasyonu geliştirecekti. Yeni strateji orijinal ekipman üreticileriyle üç yeni işbirliğinin doğmasına yol açtı; Mimaki, Mutoh ve KonicaMinolta. Bu ortaklıkların meyveleri Birmingham’da (İngiltere) düzenlenen ITMA 2003’te sektöre sunuldu. Mimaki
ile ortaklaşa geliştirilen Stork Amber baskı makinesi doğal elyaf tekstiller için roll-to-roll üretim oalanağı sunuyordu, KonicaMinolta ortaklığıyla geliştirilen Stork Zircon 1 ise polyester malzemeler üzerine baskı yapabiliyordu ve model 2 ile makinenin hızı daha da artırıldı. Mutoh ile işbirliği sonucunda ise üzerinde La Meccanica blanket(konveyör bant) olan ve ev-deko pazarına yönelik daha büyük bir baskı genişliği sağlayan Stork Tourmaline ortaya çıktı. La Meccanica ile Mimaki ortaklığının bir diğer meyvesi de Mimaki TX 1600’ün üzerine blanket monteli versiyonu olan Stork Sapphire oldu. Mimaki, KonicaMinolta ve Stork Digital Imaging dışında DuPont da dijital tekstil baskı pazarına girmişti, İtalyan Reggiani Macchine de Scitex desteklibir şirket olan Aprion Digital (daha sonra Scitex Vision oldu bugün artık HP Scitex olarak faaliyetlerine devam ediyor) üretimi kafaları kullanan DReam baskı makinesiyle piyasada kendini gösteriyordu. Piyasadaki konumunu güçlendirmek ve dijital tekstil baskı teknolojisinin canlılığını ve avantajlarını göstermek isteyen Stork Digital Imaging, Samutsakorn (Tayland) merkezli bir tekstil baskı üreticisi olan Yeh Grubuyla bir araya gelerek Digital Print Asia’yı (DPA) kurdu. Amerika Birleşik Devletleri’nde de Stork New York adıyla bir numune üretim şirketi kurdu. New York’taki numune üretim merkezinde 50m uzunluğa kadar dijital baskılı numuneler basılabilmekteydi. Stork’un U See® kalite standartları sayesindemüşterilere Tayland’da basılmış üretim hacmindeki tekstillerin New York’ta tasarımcılar tarafından basılmış ve onaylanmış numunelerle bire bir aynı olduğu konusunda güvence verildi, bu da dijital tekstil baskının ticari kullanıma hazırolduğunu gösteren bir diğer kanıt oldu. Daha sonra, benzer numune hizmetleri Boxmeer ve Giridara Kampugoda’da (Sri Lanka) kurulu Stork merkezlerinde de verilmeye başladı 4. Bu çabalar sonucunda büyük markalar giysilerini dijital baskılı üretmeye başladı. Nike, Adidas, Victoria Secret ve Desigual gibi markalar dijitalin avantajlarını ilk gören firmalar arasındaydı. Takip eden beş yıl boyunca DPA’da kurulu baskı makinelerinin sayısı 3’ten 19’a çıkarıldı. 2007 yılında Stork Digital Imaging büyüyen dijital tekstil baskı pazarındaki müşterileriyle rakip durumunda kalmamak için DPA payını Yeh Grubu’na sattı. 2010 yılında numune şirketi Stork New York satıldı. Yapılan yatırımların haklılığını kanıtlarcasına her iki şirket de bugün hala faaliyet göstermektedir.
DİJİTAL BASKININ AVANTAJLARI
Dijital baskının temel faydaları oldukça iyi bilinmesine rağmen, asıl kazandırdıkları aynı düzeyde bilinmemektedir. Düşük maliyetli kısa işletimlerin yapılabilmesi, serigrafi hazırlama zorunluluğunun ve diğer üretim öncesi hazırlıkların ortadan kaldırılması gibi avantajların yanı sıra renk eşleştirme ve registration/renk doğrulama gibi özellikler zamandan, kumaştan ve paradan tasarruf edilmesini sağlamaktadır. Tasarım değişikliklerinin hızlı ve kolay uygulanması; sürüm, kişiselleştirme ve pano (placement) baskı gibi değer katan özelliklerse bu kadar bile takdir görmemektedir. Pano baskının değeri tekstil üretiminde ilk kez desenin giysilerin belirli alanlarına yerleştirilebilmesine hatta ayrı ayrı giysi boylarına uyacak şekilde ayarlanabilmesine imkan vermesidir. Bu teknoloji aynı zamanda kelimelerin, isimlerin, numaraların, reklam ve logoların farklı boylardaki parçaların farklı noktalarına basılmasını daha kolay hale getirmektedir. Modern spor tekstilleri transfer baskıda gereken basınçtan zarar görebilecek üç boyutlu bir yapıya sahip olabilmektedir oysa mürekkep püskürtmeli baskıdaki temassız işleme özelliği kumaşın yapısını etkilememektedir. Stork Dijital Imaging 2007 yılında Stork Prints çatısı altına girerek yeni ortaklıklarla yeni teknolojiler geliştirmeyi ve makine üretim hızını ve baskı kalitesini iyileştirme amacına dönük faaliyetlerini sürdürmüştür. Bu ortaklıklar kapsamında Stork Prints etiketler için kullanılan Xaar “through flow” baskı kafalı ilk tek geçişli “ingle pass” baskı makinesini 2007 yılında tanıttı. Makinenin drop-in versiyonu DRUPA 2008’de sergilendi ve 4 renk baskı yapabilen DSI 4330 de Labelexpo’da 2009’da tanıtıldı. Tekstil ayağında ise aynı yıl Stork inkjet teknolojisini kullanan ve La Meccanica baskı blanketine sahip Mimaki baskı makinesi de Stork Sapphire II adıyla görücüye çıktı. Mimaki’nin yine La Meccanica baskı blanketine sahip JV5 baskı makinesi de Stork Ruby markasıyla 2006 yılında piyasaya çıktı. 50m2/saat baskı kapasitesine sahip sekiz renkli bu makinenin dört versiyonu daha geliştirildi, Stork Ruby, bugün halen piyasada olan bir üründür. 2009 yılında Stork, MS’in de (MS Lario) bir tek geçişli baskı teknolojisini geliştirmekte olduğunu öğrendi ve kurulan stratejik işbirliği ile Stork, Lario’nun mürekkep tedarikçisi oldu. ‘Farklılıkları ortadan kaldırma’ stratejisinin esas alındığı bu OEM üretim ortaklığı sonucunda, kurutması, yazılımı ve mürekkepleri Stork ürünü olan Sphene adıyla piyasaya sunulan MS JPK tabanlı bir baskı makinesi üretildi. Ancak, yaklaşımlardaki farklılıkların iyice belirginleşmesi üzerine Stork kendi tek geçiş “single pass” teknolojisini geliştirmeye odaklandı. Geliştirme çalışmaları sonucunda DSI’yi ek renk veya kaplamalar için 10 baskı pozisyonlu bir sistem haline getirdi, yeni mürekkepler piyasaya sunuldu. Stork makine başına yıllık 3-4 milyon m2 gerçekçi üretim hacimlerine sahip ürünlerle tekstil baskısı sektörü için yeni bir değer geliştirdi. Bu aşamaya, eski kafalara kıyasla daha uzun ömürlü ve daha uygun fiyatlı baskı kafaları geliştirilerek ulaşıldı. Firma, üreticilerin mürekkep tedarikçisi olması sayesinde pazardaki potansiyel iş ortaklarına da ulaşabilmekteydi. En son lansmanlardan biri de tepeden tırnağa yeni geliştirilmiş bir inkjet platformu olan Archer® Teknolojisi ve Fujifilm Dimatix baskı elemanlarının kullanıldığı SPGPrints PIKE® makinesiydi. ITMA 2015’te tanıtımı yapılacak PIKE®, SPGPrints’in dijital tekstil baskısındaki geçmişini ve liderliğini göstermektedir.1998 yılında dijital tekstil baskı mürekkeplerinin üreticisi olma kararını alan SPGPrints bugün dünyadaki belli başlı tüm tedarikçilerin baskı kafaları için 500 ton’dan fazla mürekkep üretmektedir. Tedarik edilen ürünler arasında tüm doğal elyaflara yapılan baskılarda kullanılan reaktif mürekkepler, poliamid likra, yün ve ipek yüzeyler için asidik mürekkepler ve polyester ve karışım tekstillere doğrudan baskı ve transfer baskıda kullanılan disperse mürekkepleri gibi mürekkepler bulunmaktadır. Etiket baskı için pigmentli UV mürekkepler de önemli bir ürün gamı haline gelmiştir.
PAZAR LİDERLİĞİNİN GÜCÜYLE BÜYÜMEYİ DESTEKLEME
Dijital baskı; yılda 650 milyon m2 kapasiteli dünyanın tekstil baskı pazarında sadece birkaç puanlık paya sahip olsa da giderek büyüyen bir teknolojidir. Etiket pazarı dijital baskının geleceği hakkında fikir veren bir göstergedir. 2014 yılında kendinden yapışkanlı etiketlerin yaklaşık üçte biri dijital baskıyla üretildi, satılan etiket baskı makinelerinin yarısına yakını dijital makinelerdi. Dijital baskı teknolojileri genellikle değişken verilerin kullanıldığı kısa süreli, hızlı devreden, yüksek kalitede baskı işleri için gelen talepleri karşılayarak sektör içindeki yerini bulmaya başladı. Teknolojinin gelişmesine paralel şekilde dijital kullanımı da hızla arttı ve yeni alanlara girdi. Ticari baskılar, etiketler ve geniş format baskılar gibi alanlarda görülen bu seyrintekstil baskısı alanında da aynı gelişim eğrisini takip etmesi beklenmektedir. Dijital baskı şu anda bile hızlı üretim ihtiyaçlarına yanıt verebilmekte, katma değerli ürünler imal edilmesine olanak tanımaktadır. Üretimin yeniden Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’ne dönmesiyle tedarik zincirleri kısalmakta ve maliyetler düşmektedir. Türkiye ve İtalya’da dijital baskı makinelerinin sayısı genel ortalamanın oldukça üzerindedir ve bu eğilimin kısa süre içinde diğer ülkelere de yansıyacağı öngörülmektedir. Grafik sanatlarda olduğu gibi tekstil sektöründeki işletmelerin de “dijital düşünmeyi” öğrenmesi ve mümkün olan her durumda sıradan ürünler üretmekten kaçınarak rakiplerinden farklı olma fırsatını yakalaması gereklidir. Makineler, mürekkepler, tecrübe ve bilgi birikimiyle hem analog hem de dijital teknolojilerle bu piyasalarda faaliyet gösteren SPGPrints’in sınırların ötesine geçme ve sektördeki öncülüğünü koruma konusundaki kararlılığı devam edecektir.