Dünyanın en tanınmış yün markası Woolmark, “Fosil Yakıt Değil Yün Giyin” sloganıyla yeni bir eko kampanya başlattı. Woolmark, kampanya ile tüketicileri sentetik kumaş hakkında bilinçlendirilirken doğal ve yün kumaşlı ürünleri satın almaya teşvik ediyor.
Dünyanın en tanınmış yün markası Woolmark, yeni bir farkındalık kampanyası başlattı. “Fosil Yakıt Değil Yün Giyin” sloganıyla startı verilen kampanya ile Woolmark, tüketicileri sentetik kumaşların fosil yakıtlardan yapıldığı konusunda eğitmeyi ve satın alma kararı verirken doğal kumaşları, özellikle de yünlü kumaşları seçmeye teşvik etmeyi amaçlıyor. Çünkü dünyada her 25 dakikada, bir olimpik havuz büyüklüğünde fosil yakıt, sentetik kumaş üretimi için kullanılıyor. Woolmark’ın bu yeni kampanya stratejisinin merkezinde, lifler ve etki arasındaki bağlantı konusunda belirgin bir farkındalık eksikliği olduğunu gösteren araştırmaları yer alıyor. Araştırmalar, her 10 tüketiciden 8’inin sentetik liflerin kökenini bilmediğini ortaya koydu. Bu neden önemli? Çünkü gerçekler olmadan tüketiciler bilinçli kararlar alamazlar. Yün, gümüş kurşun değildir, ancak çözümün bir parçasıdır: doğal, yenilenebilir, biyolojik olarak parçalanabilir, dayanıklı ve geri dönüştürülebilir. Woolmark’ın kampanya öncesi, ABD ve Birleşik Krallık’ta bir dizi odak grupla yaptığı araştırma, küresel tüketicilerin üçte birinden fazlasının sürdürülebilirlik için daha fazla ödemeye istekli olduklarını söylese de satın alma yolculuğunda elyafı dikkate almadığını gösterdi.
Görüşmecilerin üçte birinin, alışveriş tutumu olarak, sürdürülebilirlik için daha fazla ödeme yapmaya istekli olduğu ancak sentetik giysilerin fosil yakıtlardan üretildiğinin bilmediğine de dikkat çeken araştırma sonuçları, kampanyanın ana hedefi olan tekstil sektöründe çevresel bilinç kazandırma yönündeki hedefine de ışık tutarak oldukça değerli bilgiler içeriyor. Bu kampanyayla birlikte Merinos yününün doğada kendi kendine çözülebilir oluşu ve mikro plastik atık oluşturmaması özelliğiyle biyolojik döngüye olan katkısının daha fazla kişiye ulaşması ve Woolmark’ın belirlediği kalite standartlarında, çiftliklerden nihai tüketiciyle buluştuğu tekstil yolculuğunda, yün elyafının ekolojik ve insan sağlığı açısından kullanımının öneminin anlaşılması amaçlanıyor. Özellikle yün elyafının sadece kışlık olarak algılanmasının önüne geçerek, aynı zamanda nem tutucu özelliğinden faydalanarak mayolarda bile kullanılabilir oluşu üzerine de markanın çalışmaları devam ediyor.
Kampanya filminin senaryosu ve prodüksiyonu Park Village, Studio Birthplace ve daha önce Greenpeace’in Wasteminster kampanyasını gerçekleştiren 20Something firmasının işbirliğiyle hayata geçirildi. Kampanya filminin amacı; insanların bir dakikanın sonunda “bilinç kazanması” ve aslında “fosil yakıt” giydiklerinin farkına varması. 20Something’in strateji partneri olan Fran Docx’a göre asıl amaç; fosil yakıt bazlı sentetik kumaşlar ve yün gibi organik kumaşlar arasındaki tercih farkının gezegene olan etkilerinin farkına varılarak iyi anlaşılması. Özellikle “fast fashion” (hızlı moda) anlayışıyla birlikte üretimin hızlanmasıyla gardıroplarımızda daha fazla yer alan sentetik kumaşların aslında bir alternatifi olduğu ve bu alternatiflerden birinin yün gibi organik ürünlerle yer değiştirebileceğinin anlaşılması hedefleniyor.
Woolmark’ın pazarlama faaliyetlerini yürüttüğü AWI’nin (Australian Wool Innovation) CEO’su John Roberts, kampanyanın basit ve sade olmakla birlikte oldukça güçlü bir mesaj içerdiğini ifade ediyor. Her yıl 50 milyar plastik şişeye eşdeğer mikrofiberin, sadece yıkamayla atık suya karıştığı ve önümüzdeki 10 yıl içerisinde tekstil ürünlerinin yüzde 73 oranında sentetik tekstil ürünlerinden yapılacağı düşünülüyor. Bu durum Woolmark’ın kampanyasının önemini gözlere önüne seriyor.