Bugün, iplik endüstrisi zorlu ve çetin bir dönemden geçiyor.
Pazarlardaki iplikçiliğe yönelik gelişim döngüsü gittikçe kısalırken, teknolojik liderliği verimlilik ve kalitenin ahengi içerisinde değerlendirmek gerekiyor: Endüstride başarının sırrı etkileyici bir sorunun yanıtında yatıyor: Bir kilogram iplik veya bir metrekare dokusuz kumaş üretmenin maliyeti ne kadardır? Değişen piyasa eğilimleri, yeni teknolojiler, ekonomik krizler ve hatta savaş gibi bir dizi çetrefilli etken sayesinde, iplik makinaları üretiminde teknoloji lideri Trützschler çoktan bu sorunun yanıtını bulmuş durumda. Bundan yaklaşık 126 yıl önce, 1 Ağustos 1888’de, Paul Heinrich Trützschler’in, Crimmitschau’da, bir demir ve metal işleme atölyesi ile fitilini ateşlediği, Trützschler ruhu, bugün tekstil makineleri alanında dört farklı iş kolu ile kurumsal bir yetkinlik kazanmış durumda. Yırtma makinaları ve pamuk temizleme makinaların günümüzün son teknoloji ürünü eğirme ve elyaf hazırlama makinalarına ilham kaynağı olduğu ilk bölüm Trützshler Spinning, Mönchengladbach’da yerleşik. Trützschler Card Clothing 2003 yılında kaplama uzmanı Hollingsworth’un satın alınmasından sonra kuruldu. Trützshler Nonwovens eski şirketler Fleissner (kurutucu, hidrolik bağlama), Erko (açıcı, çapraz serici, silindirik tarak iğneleme makinası) ve Bastian (sarıcı) şirketlerinin bir araya gelmesinden meydana geldi. Fleissner (suni elyaf üretimi için makinalar) ve SwissTex AG (endüstriyel ve halı iplikleri üretimi için makinalar) ise Trützschler Grubu’nun dördüncü iş kolu Trützschler Man-Made Fibers’i oluş- turdu. 1991 yılından beri dördüncü nesil aile bireyleri Heinrich Trützschler ve Dr. Michael Schürenkrämer tarafından yönetilmekte olan Trützschler firması, günümüzde dünya geneline yayılmış 9 üretim merkezinde yaklaşık 3,000 kişiye ulaşan bir istihdam sağlıyor. Trützschler’in 126 yıllık gelişimi ve 4 nesildir devamlılığı gerçek bir başarı hikayesi olarak ortaya çıkıyor. Bu başarıdaki en önemli faktörler, şüphesiz geçmişten bu yana süregelen ve halen sürdürülen yüksek yenilikçilik gücü, yakın müşteri ilişkileri, iyi servis, uzun dönemli başarı oryantasyonu ve bir aile şirketinin esnekliği olmaktadır. Burada şüphesiz şirketin yıllardan beri süre gelen başarılı pazarlama stratejisi ve bu başarılı stratejiyi 1991 yılından beri etkin ve etkileyici bir şekilde yürüten Pazarlama Bölüm Başkanı Herman Selker’in adını ayrıca anmak gerekiyor. Tekstil mühendisliği eğitimine sahip olan Selker, 1985 yılında Uygulamalı Teknolojiler Müdürü olarak Trützschler’e katılmadan önce, 1978-1985 yılları arasında Ingolstadt’da yerleşik Schubert & Salzer firmasının araştırma ve uygulamalı teknolojiler bölümlerinde çalışmış.
İPLİKÇİLİK ENDÜSTRİSİ VE TRÜETZSCHLER’İN DÜNYADAKİ KONUMU
Dünya genelinde artan nüfus ve kişi başına düşen tüketim miktarından ötürü, iplik endüstrisinin yıllık yaklaşık % 3,5 oranında bir büyüme kaydeden ve sürekli gelişen bir iş kolu olduğuna dikkat çeken Herman Selker, geleceği olan ve büyüyen bir iş kolunda oldukları için kendilerini şanslı hissettiklerini vurguluyor. İplikçilik için ana pazarların Kuzey Amerika ve Avrupa’dan, Asya, Güneydoğu Asya ve Türkiye’ye kaydığını belirten Herman Selker, “Avrupa ve Afrika halen oldukça zayıf. Başlıca faaliyet alanının Asya’da olduğu görülüyor ve bu böyle devam edecektir. Bugün iplik üretimine yönelik ana pazarlar bir ve iki numaralı pazarlar olarak sıralanan Çin ve Hindistan. İplikçilikte büyümek demek iyi kötü Çin’de ve Hindistan’da büyümek anlamına geliyor. Biz Trützschler olarak her iki pazarda da kendi şirketlerimizi işletiyoruz ve yerel piyasalara yönelik makineler üretiyoruz. Öte yandan, geçen senelerde Brezilya, Meksika ve ABD gibi ülkelerdeki faaliyetler bir nebze geri dönüş sinyalleri göstermeye başladı. Bu bölgelerdeki bir kaç yıl boyunca gö- rülen düşük yatırımlardan sonra, geçen iki sene içinde daha fazla yatırım gördük, ” diyor. Çin’de iplikçiliğin diğer ülkelere kaydığını gördüklerinden ötürü, Çin’deki iplikçilik endüstrisinin gelecekte bir şekilde azalacağını bekleyen Selker, “Bu faaliyetlere yönelik günümüzün yatırımları Çin tarafından sağlanmakla beraber, bu yeni kurulumların planlanması Çin’in dışında, Vietnam, Kore veya Özbekistan gibi ülkelerde gelişiyor. Örneğin, geçtiğimiz yıl içinde ABD’de yatırım yapan bir Çin şirketinin projesini yürüttük,” diyor.
İPLİKÇİLİK ENDÜSTRİSİ VE TRUETZSCHLER’İN TÜRKİYEDEKİ DURUMU
Selker’in gözlemleri Türkiye’nin iplikçilik piyasaları noktasında çok ama çok ilginç bir ülke olduğuna işaret ediyor. O’na göre, Türkiye’nin hazır giyim pazarlarında bir miktar düşüş görü- lürken, tekstil üretim alanı gittikçe güçleniyor ve hazır giyime göre ters yönde bir hareketlilik gösteriyor. “Dolayısıyla, Türkiye pazarında iplikçilik alanında faaliyet gösteren müşterilerimizin halen büyük yatırımlara devam etmesi sayesinde, geçtiğimiz iki sene bizim için mükemmel geçti. Başlıca Türkiye’nin güney bölgesi ağırlıklı olmak üzere, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Kayseri gibi şehirlerde iplik eğirme kapasitelerine yönelik, sadece yeni kurulumları değil, fakat aynı zamanda mevcut kurulumların modernizasyonlarını içeren sürekli bir yatırım görüyoruz,” diyor ve Türkiye’nin şu sıralar stabil düzeyde seyrettiğini, bu düzeyde devam edeceğini ve gelecekte bir miktar artış da yaşanabileceğini ekliyor.
TRUETZSCHLER GRUBU BASTIAN VE SWISSTEX AG ILE DAHA DA GÜÇLÜ
Yakın geçmişte Bastian’ı satın alan ve müşterilerin sarım makinası ve kesim makinası ihtiyaçlarını da gideren Trützschler, öte yandan İsviçre firması SwissTex AG’yi satın alarak suni elyaflarda daha güçlü bir konum elde etti. Ana pazarın Batı Avrupa olduğu ve Batı Avrupa’nın içinde de Almanya’nın pazar liderliğini elinde bulundurduğu dokusuz kumaşlar ve teknik tekstiller alanında, Trützschler Grubu Frankfurt, Egelsbach ve kuzeyde Dülmen’deki üretim tesisleri ile Trützschler Nonwovens şirketini işletiyor ve buralarda, elyaf açmadan tülbent bağlama teknolojilerine uzanan komple hatlar sunuyor. Herman Selker, kendilerini Bastian’ı satın almaya iten gerçeğin, nonwoven hatlarının sonunda, genellikle sarım makinalarına ihtiyaç duyulduğu ve bu sarım makinalarını Trützschler sağlayamadığından, müşterilerinin bu makinaları başka yerden tedarik etmek zorunda bırakan “zayıf noktaları”nda yattığını belirtiyor. Truetzshler’in Pazarlama Bö- lümünün Başkanı, “İşte tam bu noktada, sarım makinalarının köklü bir geçmişe sahip tanınmış bir üreticisi olan Bastian şirketinin faaliyetlerini devralma fırsatı yakaladık. Öte yandan, Bastian sadece dokusuz kumaş ürünleri alanında değil, fakat film endüstrisinde de güçlü bir pazara sahipti. Bu yüzden Bastian firmasının sadece çok ince filmleri değil, fakat aynı zamanda kredi kartlarında kullanılan diğerlerine nazaran daha kalın filmleri kapsayan her tür filmi kesmeye yönelik özel teknolojileri de bulunuyordu. Sonuç olarak biz bu şirketi tüm çalışanları ve know-how birikimi ile birlikte satın aldık. Şimdi, aynı anda sarım ve kesime yönelik kendi kombine makinalarımızı sunabiliyoruz. Bu satın alım sayesinde, non-woven hatlarımızı son iki aşama olan sarım ve kesim ile tamamlamış olduk,” diyor. Eski Fleissner şirketinin bir bölümünün halihazırda, polyester ağırlıklı olmak üzere, elyaf üretim kurulumları ürettiği ve sunduğuna işaret eden Selker, sonrasında Fleissner’in bu bölümünün Trützschler Man-Made Fibers’e ayrıldığını ve Trützschler Grubu’nun 4. iş kolu olarak ortaya çıktığına dikkat çekiyor. “Sonuç olarak, Trützschler Man-Made Fibers, bir taraftan endüstriyel ipliklerde, öte taraftan halılarda kullanılan BCF ipliklerde pazarda daha güçlü bir konuma gelmek için, SwissTex AG’nin faaliyetlerini devraldı. Bu satın alım sayesinde, şu an suni elyaflar alanında hemen hemen eksiksiz bir üretim yelpazesi sunabilme fırsatını yakaladık. Bunun yanı sıra İsviçre’de de bir üretim tesisimiz olmuş oldu,” sözleriyle SwissTex’in devrinin ardında yatan gerçeği de açıklamış oluyor.
İKİ ODAKLI SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK BOYUTU: MALZEME KULLANIMI VE GÜÇ TASARRUFU
Truetzschler iplik makinaları üretim noktasında müşterileriyle sürdürülebilirliğe yönelik olarak genellikle iki önemli nokta üzerinde müzakere ediyor ve dolayısıyla malzeme kullanımı ve güç tasarrufunu içine alan iki ana faaliyet alanı üzerine odaklanıyor. “Bildiğiniz gibi pamuk mükemmel bir ürün olmakla beraber kusursuz bir ürün değil. Pamuğu temizlememiz ve eğrilmeye hazır hale getirmemiz gerekiyor ve bu işlem sırasında bir miktar telef oluşuyor. Biz Trützschler olarak bu telefi tamamıyla minimum düzeye indirmek için çeşitli prosesler geliştirdik. Telefi minimum düzeye indirmekte, eğrilebilir elyafları kaybetmeden, telefi ayrıştırmak anlamına geliyor. Biz, bunu gerçekleştirmeye yönelik olarak, pazarda mevcut teknolojiler içinde çok iyi konuma sahip olan bazı özel teknolojiler geliştirdik,” diyor. Bu teknolojilerden biri iplik fabrikalarında, harman hallaç dairesinden ve taraklardan telefi temizleyebilen ve bu telefi eğrilebilir elyaflara ve açma elyaflara ayrıştırabilen telef temizleyicileri içeriyor. Eğer bu elyaflar iplik üretimi için uygun olmazsa, sonrasında hijyen ve tıp alanlarında özel ürünler üretmek için kullanılabiliyor. Aynı zamanda, Trützschler bu açma elyaflara yönelik kasarlamadan başlayarak, örneğin kozmetik pedler ve kulak pedleri benzeri ürünler üretilmesine imkan sağlayan komple sistemler sunuyor. Trützschler’in malzemenin en uygun ve verimli şekilde kullanımına yönelik geliştirdiği ikinci teknoloji telefin içindeki lif ve partikül miktarlarını ölçen özel optik sensörler. “WASTECONTROL Optik İzleme Sistemi’ne sahip olan tüm müşterilerimiz, eğrilebilir elyafları, diğer bir deyişle iyi elyafları kaybetmediklerinden emin olabilirler,” diyor Selker. Güç tasarrufu, Trützschler Spinning’nin sürdürülebilirlik ile ilgili bir diğer boyutu. Herman Selker, bu boyuta, “Biz nesilden nesile tarak makinalarımız ile beher kilogram tarak şeridi başına güç tüketimini azaltmayı başardık. Örneğin, 3 yıl önce Barcelona’daki ITMA 2011’de piyasaya sürdüğümüz tarak makinası TC11, şu an pazarda mevcut olan en düşük güç tüketimine sahip tarak makinasıdır. Güç tasarrufu bugün tekstil üretiminde genel bir eğilimdir. Müşterilerimiz de gitgide bu eğilime ayak uydurmaktadır. On yıl önce güç tasarrufuna yönelik herhangi bir ilgi bulunmazken, bugün bu konu ciddi bir münazara konusu ve bu alanda da Trützschler olarak ilginç çözümlerimiz var,” şeklinde vurgu yapıyor. Pamuk üretiminde görülen yüksek oranda su gereksiniminin pamuk üretimini gelecekte daha da karmaşık hale sokacağını vurgulayan Herman Selker, “Bu göz önünde bulundurulduğunda, ben polyesterin daha yeşil için bir çözüm olduğunu düşünüyorum,” şeklinde konuşurken sürekli artış gösteren elyaf tüketimi göz önüne alındığında, artışın pamuk, viskoz veya rayon alanında olmadığını, polyester alanında olduğuna dikkat çekiyor.