Grafik, Seramik ve Tekstil alanlarında sürekli Ar-Ge çalışmaları gerçekleştiren Durst, yeni çözümleriyle farklı sektörlerin en önemli oyuncusu olmayı hedefliyor.
Durst Türkiye Distribütörü Saatçioğlu, İstanbul’da düzenlenen ITM Fuarı’nda tekstil alanındaki çözümlerini ziyaretçilerin beğenisine sundu. Son yıllarda dijital tekstil pazarına ciddi yatırımlar gerçekleştiren Durst, yeni çözümleriyle büyük beğeni topladı. Serdar Saatçioğlu ITM Fuarı ve Durst’un yeniliklerine ilişkin sorularımızı yanıtladı.
ITM Fuarı’na katıldınız. Fuar beklentilerinizi karşıladı mı?
ITM 2013, bizim açımızdan son derece önemli bir fuardı. Çünkü, tekstilde rotasyon yavaş yavaş yerini dijital baskıya geçiş oluyor. Bu beraberinde birçok avantajı getiriyor. Tekstil bizim için yeni bir iş koludur. Geçen yıl pazara sunduğumuz bir makine var. Bu makine upgrade edilerek ITM Fuarı’na sunuldu. Birçok açıdan daha fazla performans sağlayan bir makine haline geldi. Şu an mükemmel bir performansla çalışmaktadır. Software ve hızını da upgrade etmekteyiz. Yakın zamanda sektördeki en önemli ve iddialı makine olacaktır. Durst, çok yenilikçi ve araştırmacı bir firmadır. Bu noktada son teknolojiyi çok iyi değerlendirmektedir. Grafik ve seramik alanında iddialı olduğumuz gibi kısa bir süre içinde tekstil alanında da iddialı bir konuma geleceğimizi düşünüyorum. Bu süre zarfında tekstil sektörüne yönelik çok engin bir tecrübe edindik. Tekstil çok yönlü bir sektördür. Kumaşın ön işlemi çok önemlidir. Farklı kumaş türleri var. Durst’un Ar-Ge departmanı tekstil konusunda çok ciddi bir çalışma yürütüyor. Yeni CEO Christoph Gamper, tekstil alanına son derece önem vermektedir. Durst’un fabrikası sayısı 3’e çıktı. Tekstil alanının gelişeceğini ön gören Durst, Brixen Fabrikası’nı da büyütme kararı aldı. Tekstil alanında 340’lık makineyi piyasaya sunduk. Testleri yapılmaktadır. 2015 ylındaki ITMA Fuarı’nda en gelişmiş 2 bin ila 4 bin metrekare arasında baskı yapabilecek makineyi sunacağız. Bu makineye ilişkin Ar-Ge çalışmalarında son aşamaya gelindi. Durst gelecek yıllarda Türkiye pazarının çok önemli bir oyuncusu olacaktır.
Tekstil pazarının geleceğini nasıl görüyorsunuz? Bu pazardan beklentileriniz nelerdir?
Tekstilin geleceği 5 yıl içinde % 50 dijital olacak. Sadece Bursa bölgesinde değişik markalarda 50’nin üzerinde makine kuruldu. Teknoloji kendini her geçen gün yeniliyor. Tekstilin farkı entegre bir sistem var. Ön işlem, baskı ve kurutma ve buharlama var. Bir firmanın her türlü çözümü sunma şansı yok. Durst olarak bizim uzmanlık alanımız dijital baskı kısmıdır. Dolayısıyla tekstil üzerinde çalışılması gereken bir alandır. Aynı sıkıntılar grafik alanında da yaşandı. Açıkhava reklamcılığında kullanılan grafik baskı, makineof nin düğmesine basılarak elde edilecek sistem değildir. ICC profilleri hazırlamak gerekir. Malzemeye göre baskı kalitesini belirlemeniz gerekir. Bu sebeple kullanıcının bir altyapısının olması lazım. Grafik alanında bu sistem yerleşti. Tekstil alanında da yerleşecektir.
Farklı sektörlerdeki tüm müşterilerinizi Durst tesislerindeki teknolojiyi görmeleri için davet ettiniz. Bu program devam ediyor mu? Bunun yanında Durst Türkiye oluşumundaki süreç hakkında bilgi verir misiniz?
2013 yılının ikinci yarısından itibaren Durst’un yeni teknolojilerin müşterilere daha yakından tanıtmak istiyorum. Bu noktada, ARED yönetimini, sektör firmalarını ve sizleri, teknolojiyi görmeniz için belirlenecek program dahilinde Durst’un fabrikasını davet ediyoruz. Şartlar gereği çok seyahat ediyoruz. Her hafta Durst tesislerine bir grup götürmekteyiz. Servis konusunda daha profesyonel bir planlama yaptık. Durst ve Saatçioğlu ortaklığında kurulacak olan Durst Türkiye sadece servis ayağında kurulacak. Bu şirket, Ortadoğu’ya Durst’un servis hizmetlerini götürecek. Altyapı çalışmalarının tamamlanmasıyla birkaç ay içinde hayata geçirmeyi planlıyoruz. Satış ve pazarlama yine Saatçioğlu’nda olacak.
ITM Fuarı’ndaki ziyaretçi kitlesini nasıl buldunuz?
Tekstil sektörü gerçekten çok bilgi birikimi ve tecrübeye sahip. Altyapıyı çok iyi biliyor. Malzemeyi ve makineleri çok iyi tanıyorlar. Bununla birlikte çok seçkin bir müşteri kitlesine sahipler. Türkiye tekstil alanında uluslar arası bütün markalara çözüm sunuyor. Gelecek yıllarda tekstilin Türkiye için lokomotif görevine devam edeceğine inanıyorum.
Önümüzdeki aylarda İstanbul’da FESPA Avrasya ve 15. Sign İstanbul Fuarı düzenlenecek. Saatçioğlu bu iki fuarda yer alacak mı?
Her iki fuarda da orta ölçekli standlarda yer almayı planlıyoruz. FESPA Avrasya, belirli bir bölgeyi ilgilendiren bir fuar olacak. Yani Türkiye merkezli çevre ülkelerin ziyaretçi ve katılımcıları gelecektir. İlk fuar çok önemlidir. Sign İstanbul bizim için gelenektir. O fuara katılmama lüksümüz yok. Çok fazla yararını görmekteyiz. Sektörü bir araya getirmesi ve satışlara yaptığı katkı gözardı edilemez. Sektörün her birimini yaşatmak için bu tarz etkinlikler içinde olmalıyız. Sign İstanbul Fuarı bizim için her zaman daha önemlidir. Dolayısıyla Sign İstanbul Fuarı’nı desteklemeye devam edeceğiz.
Bazı üretici firmalar, kendi finans imkanlarıyla yatırımcının makine almasını kolaylaştırıyor. Sizin bu konuda çalışmanız var mı?
Bizim çok makine satmak gibi bir amacımız yok. Hedefimiz doğru makineyi doğru yatırımcıyla buluşturmaktır. Satış grafiğimizden ve performansımızdan son derece memnunuz. Şu an tekstil, grafik, seramik, etiket ve trafik tabelaları basabilen 62 makinemiz çalışmaktadır. Son olarak Büyük Baskı Merkezi’ne RHO 1000. Mert Reklam’a P10 2.50 Flatbed Makinesi satıldı. Bununla birlikte makine sayımız 64 oldu.
Mevcut ürün portföyünüze ilave olarak yeni bir distribütörlük düşünüyor musunuz?
Durst ve Challenger dışında tamamlayıcı markalarımız var. Tekstil transferinde boya ve kağıt konusunda çok iyi bir noktadayız. Yeni bir makine yatırımı düşünmüyoruz. Yeni beklentilerimizin hepsi Durst’tan olacak. Ekonomik serilerde ise Challenger ile yolumuza devam edeceğiz. Üçüncü bir markayı düşünmüyoruz.
Türkiye her alanda hızlı bir bir büyüme süreci içinde. Bu büyümenin ülkemize ve sektörümüze ne tür katkıları olacaktır?
Ben, önümüzdeki dönemde Avrupa’daki bazı ticaret merkezlerinin Türkiye’ye yöneleceğini düşünüyorum. Özellikle bu yeni havaalanının tamamlanmasıyla Frakfurt’un bir önemi kalmayacak. Bütün bağlantıların büyük bölümü İstanbul üzerinden gerçekleştirilecek. Böylece, daha çok ticaret yapma imkanı elde edeceğiz. Ayrıca, mevcut distribütör firmalarında satış alanları genişlemiş olacak. İstanbul, uluslar arası bir ticaret merkezi olacak. Bu altyapı ve projeler tamamlandıktan sonra belirli alanlarda Batı’nın çok çok önüne geçeceğiz. Kalkınmada birinci öncelik, üretim için eğitim ikinci öncelik ihracattır. Ne kadar çok şey ihrac edersek, o kadar yukarı çıkarız. Siyasi dalgalanmalar belirli noktada durulursa Türkiye’nin önü çok açıktır. Türkiye’nin belirli konularda kararlı ve dik durması lazım. Özellikle GAP Projesi Türkiye için son derece önemlidir. Asla ve asla terk edilmemesi gereken bir projedir. Bununla birlikte seçim döneminde işler hareketlenecektir. Seçim ihtimal dahilinde daha erkene de alınabilir. Her türlü sürprize hazır olmak gerekir. Ulus olarak ülke birliğini korumamız lazım. Bize en yakın her zaman kendi vatandaşlarımız ve kardeşlerimizdir. Bu birliği bozmamamız gerekir. Demokrasi vicdan ve adalettir. Bu noktada ülkemizi yönetenlerin bunu göz ardı etmeyeceğine inanıyorum. Yönetenlere ve vatandaşlarımıza sonsuz saygı duyuyorum. Sonuç olarak bu ülke hepimizindir.
Son olarak vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Bizi dinlediğiniz için teşekkür ederim. Size tüm ekibinizi çalışmalarınızdan dolayı tebrik ediyorum. Başarılı günler hepimizin olsun.