Yazılım emek ve yoğun bir üretim işidir. Her sektörde verimliliği, kaliteyi, üretimi ve etkinliği arttırır.
1960’lı yıllarda stok kontrolü ve yönetimi anlayışını destekleyen sonrasında farklı sektörlerdeki kurumlarda, Finans, İnsan Kaynakları-HR, Mühendislik, Pazarlama, Proje Yönetimi ve benzeri yönetim sistemleri tek çatı altında toplayan ERP, bugünkü adıyla terminolojideki yerini almış oldu. Dünyada 90’lı yıllarda üretim planlama sistemlerini desteklemek amacıyla ortaya çıkan ERP uygulamaları, Türkiye’de 1999 yılından itibaren kullanımı hız kazanan ERP yazılımları daha çok perakende, beyaz eşya, lojistik ve tekstil gibi sektörlerde yaygın. Bir araştırmaya göre, Türkiye’de ERP yazılımı kullanan şirketlerin yüzde 77’si sanayi, yüzde 16’sı hizmet ve yüzde 7’si de ticaret sahasında çalışıyor. Türk pazarı 2000 yılında 20 milyon $, 2002 yılında ise 25 milyon $ hacme erişti. 2003 yılında bu rakam bakım anlaşmalarıyla birlikte yaklaşık 30 milyon dolar oldu. Son yıllara baktığımızda ise yaklaşık 80-90 milyon dolar civarında bir hacmi bulunmaktadır. Türkiye’de son 3 senede görülen hızlı büyüme ve yurtdışında farklı pazarlara açılma eğilimi ERP’ye olan ilgiyi çok artırdı. Türkiye’de bu kadar geç kalınmasının sebebi olarak; firmaların bu işleyişe kendisini hazır hissetmemesi, personel eğitimi, ERP sistemlerinin maliyeti, firmayı karar vermekte zorlamakta ve uygulamaya geçişi erteletmektedir. Kurumlar mevcut iş yapma geleneklerine, büyüklüğüne, faaliyet gösterdiği sektöre, çalışanların teknoloji kültürleri ve buna bakış açılarına bağlı olarak uyarlamanın kalitesini ve süresini birkaç ay ile birkaç yıla kadar doğrudan etkileyen unsurlardır. ERP yazılımları sektöründe dünya liderleri elde ettikleri uluslar arası tecrübeler sayesinde ülkemizde ilk pazara girenler oldular. Bu avantajlarını ürünlerindeki yerelleştirme dönüşümlerini gerçekleştirebildikleri ölçüde devam ettirdiler. Değişimin çok hızlı yaşandığı günümüzde, işletmelerin rekabet ortamında ayakta kalmalarını sağlayabilecek faktörlerden biri olan ERP’nin kullanılması önemli bir karardır. Şunu unutmamalıyız ki ERP sistemlerinin kurulduğu ilk seferde doğru danışmalık alarak başarı oranı %32’dir. Yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye’de bir işletmenin ERP sistemi kullanımından yüksek derecede tatmin olabilmesi için ERP paketi seçiminde yazılımın, firma iş süreçlerini destekler nitelikte ve kullanışlı olmasına dikkat etmesi gerekmektedir. Bilgisayarlar içlerinde çeşitli parçalar bulundurur ki bu fiziksel kısımlara donanım denilmektedir. Donanım birimlerimizi işlevleri yönüyle Giriş Birimleri (Fare, klavye, tarayıcı vs.), Çıkış birimleri (Yazıcı, hoparlör, monitör vs.), İşlem Birimleri (Mikroişlemciler), Depolama Birimleri (Ram, Rom, Harddisk, CD Rom, DVD Rom vs.), İletişim Birimleri (Ağ kabloları, modem, hub, switch vs.) 5 ana bölümde inceleyebilir. Bunların montaj, bakım ve onarım hizmetlerini sağlayanlar “Donanım-cı” olarak isimlendirilir. Bilgisayar üzerinde donanımı kullanmak ve belirli bir işlemi yapmak için programlar gereklidir. Bunlara yazılım denilir. Yazılımlar, bilgisayarın nasıl çalışacağını söylerler. Yazılım yapan veya yazan kişilere “Yazılım-cı” denir. Yazılımlar kendi içinde “Sistem Yazılımları” ve “Uygulama Yazılımları” olmak üzere iki ana grupta incelenir. Sistem yazılımlarını ele alacak olursak, sistem yazılımları bir elektronik aygıtı yöneten, denetleyen ve kontrol eden yazılımlardır. Mesela buna işletim sistemleri örnek olarak verilebilir. Uygulama yazılımlarını açıklayacak olursak kullanıcılar için geliştirilmiş kullanışlı yazılımlardır. Buna da örnek olarak bilgisayarınıza yüklediğiniz programlar (kelime işlem, elektronik tablolama, Web tarayıcı, e-posta, sunum, veri tabanı, çizim ve boyama, bankalardaki müşterilerin para hesaplarını tutan programlar vb.) denilebilir. Yazılım olmadan tüm elektronik aygıtlar sadece bir cihazdan ibarettir. Bilgi sistemleri, bir kurumun veya kuruluşun kontrolünde bulunan her türlü bilgisayar donanım malzemeleri, sistem birimi, network bazlı işler, yazılım ve veritabanı, çevre birimleri ile altyapının bakım, onarım ve tamir işlerini yapmak (yaptırmak) ve bunlardan istatistik ve raporların çıkarılması gibi görevlerin yanında bunlara ait bütçelerin çıkartılması yönetilmesi gelecek ön görülerine göre yatırım planlaması, hizmet alımı planlamasından sorumludur. Tekstil sektörünü özel olarak incelediğimizde bugünkü durumun analizi, sektörde maalesef tekstil firması sahipleri bazında düşük değer verilen bakım onarım gibi yan sistemlerden görülen bit birimdir.. Yatırılan paranın değerini alınmadığına inanılan, ne kadar düşük fiyatla hizmet alınırsa o kadar kar olarak görülen bir düzlemdedir. Ayrıca bunun dışında çalıştırılan bilgi işlem departmanı az kişiyle yürütülmeye çalışılması ve yüksek beklenti gösterilmesi de bu sektörün diğer yönüdür. İşletmelerde genellikle bilgi işlemde çalışan kişiler bilgisayarcı olarak nitelemekte ve bilgi sistemlerinin konumu donanım yönetimine kadar indirilmektedir. Ülkemiz nüfusu içinde 25,000 denekle seçim sonuçları doğruya yakın bulunurken, ERP sisteminden elde edilen şirketimizin tam bir röntgenini içeren veri ham hali ile “bilgisayarcı” tabir ettiğimiz kişilerin elindedir. Günümüzde bilgi sistemleri olarak geçmesi gereken bu olgu, hala kapılarda yazan bilgi işlem departmanı olarak zihniyetlerde yerini korumaktadır. Bilgi işlem adı üstünde çok net bir anlamı bulunmaktadır. Bilgileri işleyen kişiler olmalıdır. Fakat sektörel zihniyet olarak bu şekilde bile kullanamamaktayız. Bilgi sistemleri firma içinde ve dışında kullanılan bir sürü sistemin verimli ve uyumlu olarak yönetildiği yerdir. Tekstil sektöründe ERP sistemi ve diğer sistemlerden elde edilen ham veriler işlendiğinde ve firma politikaları buna göre belirlendiğinde verimlilik artacaktır. Bursa’da faaliyet gösteren bir tekstil şirketinin kimyasal deposu ile ilgili yapılan veri analizi çalışmasında aylık satın almalar %8 azalmış, ayrıca doğru satın alma zamanları ile depolama maliyetleri %20 ye yakın azalma göstermiştir. Bunun yanında şirket içi gereksiz ve fazla depolamanın yarattığı sorunlar ortadan kalkmıştır. Tekstil ERP yazılımı üreten şirketlerde sektörün getirmiş olduğu bu zihniyetin yansıması olarak görülebilir. Müşterilere, piyasada bulunan gereksiz rekabet nedeniyle düşük satış fiyatları ile satış yapıldığı için, yazılım firmaları elemanlarına düşük ücretler verilmektedir. Belli bir süre sonra yetiştirilen elemanlar doğal olarak kaybedilmektedir. Yazılım firmaları iyi elemanlar döneminde çıkış yapıp, yeni eleman yetiştirme döneminde düşüş yaşamaktadırlar. Bundan dolayı şirketlerin satış hedefleri tutmadığı için bölgesel piyasada çakılıp kalınmakta ve ulusal pazara az sayıda yazılım firması geçebilmektedir.Tekstil sektörümüzün dünyada büyüklüğüne nazaran tekstil yazılımı içinde hemen hemen hiçbir yerli yazılım firmamızın olmadığı acı bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Kendi piyasamızın kör dövüşü içinde global yazılım firmalarının, yerel tekstil firmalarında paylarını arttırmaktadır. Fakat bu firmalar kendilerinin yeterli olmalarını veya yerel pazarın ihtiyaçları dışında ürünleri firmalarımıza dikte etmekte kendi büyüklüklerini kullanarak firmalara baskı kurmaktadırlar. Çoğu kez firmalarda bu yapılan yazılım çalışmaları başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Tekstil firmaları bazen de bu firmalara diğer firmalara nispet olması amacıyla satın alınmaktadır. Tekstil firmaları içinde hemen hemen her firmanın ayrı bir iş yapma sistemi bulunmaktadır. Bu durum yazılım sektöründe ürün standartlaşmasına ve firmalar arasında bütünleşme konusunda ciddi sıkıntılar getirmektedir. Yukarıdaki değerlendirmelerin ışığında tekstil sektörü için bilgi sistemlerinin gelişmesi, tekstil yazılımları, tekstil yazılımları şirketleri hakkında şu sonuçları ortaya koyabiliriz. Tekstil şirketlerinde bilgi sistemlerinin vazgeçilmezliğini sorgulamaktan vazgeçmeliyiz. Eldeki personelleri verimli kullanmanın yolu eğitim faaliyetlerinden geçmektedir. Şirket içi diğer bölümlerden nasıl bilgi talep ediyorsak, bilgi sistemlerinden günlük rapor istenmelidir. Bilgi sistemleri bütçelemesi hakkında sistem oluşturmalıyız. Tekstil yazılımları içinse TSE den belli bir standart oluşturması talep edilebilir. Tekstil yazılım şirketleri için yatırım yaptıkları personelleri kaybetmeleri durumunda oluşacak durumları daha iyi analiz ederek insanca bir ücret politikası uygulamaları kendi büyümelerinde etkili olacaktır. Son yıllar da ortaya çıkan ‘YÖNETİŞİM’ sistemleri tekstil sektöründe etkin kullanılmalıdır. Bu şekilde ERP pazarını değerlendirdiğimizde, firmaların “sektörel” olarak harcamaların belirlenmesi ışığında Türkiye sürdürülebilir bir kalkınma eğilimi de yakalarsa ne kadar yüksek bir potansiyel olduğunu gördüğümüzde rakamsal olarak şaşkınlık tablosu ile karşılaşacağız demektir.