1950 Yılında Malatya/Yeşilyurt ilçesinde Burhan Akıncı tarafından temelleri atılan, bugün 3. kuşağın devam ettirdiği Akhan Tekstil, Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesinde 15.000 metrekare kapalı alanıyla yıllık ortalama 10.000 ton kapasitesiyle dünyanın önde gelen markalarına ( Armani, Gerry Weber, Tommy Hilfinger, Esprit, H&M, Süper Dry, Tımberland, Inditeks Group vb.) fason hizmet veriyor.
2014 yılında yapmış olduğu 3.000.000 Euro yatırımla modernizasyonunu tamamlayan Akhan tekstil, uzman kadrosuyla ‘Kalite kontrol edilmez, üretilir’ hedefiyle müşterilerine hizmet konusunda her türlü seçeneği sunmakta. Ayrıca 2014 yılının 2. yarısında sektörünün önde gelen yerli ve yabancı firmalarına BİSATEKS adı altında boyalı kumaş tedariğine de başlamış bulunuyor. Akhan Tekstil Sahibi Burhan Mehmet Akıncı, terbiye sektöründeki tecrübelerini bizimle paylaştı.
Tekstil terbiyenin önemi nedir? Terbiye işlemi ile ürüne nasıl bir değer ve özellik katıyor?
“Kumaşın veya ipliğin boyaya hazırlanması, boya, baskı, apre vb. proseslerin hepsine birden terbiye diyoruz. Tekstil mamullerinin kullanıma hazır hale gelebilmesi için her aşamada terbiye işleminden geçmesi gerekmektedir. Terbiye esnasında kumaşın görünümü ( boya, baskı, parlaklaştırma, kayganlaştırma ), tutumu ( yumuşatma, sertleştirme, dirileştirme ) ve kullanım özellikleri ( çekmezlik, buruşmazlık, yanmazlık, tutuşabilirlik, mukavemet vb.) geliştirilir. Terbiye işlemi her aşamada yapılsa da daha çok kumaş formunda yapılır. Kumaşı terbiye işlemleriyle sunumunuzu zenginleştirebiliyor ve daha ön plana çıkıyorsunuz. Terbiye işlemleri sayesinde modaya uygunluk ve katma değer katabiliyorsunuz.”
Terbiye işlemi için makine ve kimyasal ihtiyacı söz konusu. Bu bağlamda makine ve kimyasal üreticilerinden beklentileriniz nelerdir?
“Tekstil terbiye işletmeleri sektörün diğer kollarına göre hem teknolojiye hem de çok fazla insan gücüne dayalı bir kolu. Bu da problemlerin ana kaynağını oluşturuyor. Makine üreticileri makinelerini üretirken kullanımı kolay, anlaşılır ve mümkün olduğunca insana ihtiyacı azaltacak teknolojileri bizlere sunmalılar. Otomosyon sistemlerini geliştirmeliler ve üretimde standartlaşmayı sağlamalılar. Devlet yerli makine üreticilerini ve bizleri bu konuda desteklemeli. Teşvikler vermeli. Dışa bağımlılığımız azaltmalı. Eğer tekstil sektörümüzü dünyada söz sahibi yapmak istiyorsak minimum enerji, maxsimum tekrarlanabilirlik üzerinde çalışma yapmalarını bekliyoruz. Bu işin diğer yanı da kimyasal üreticileri. Aslında zincirin hepimiz birer halkasıyız. Makine üreticilerinden ne bekliyorsak kimyasal üreticilerinden de onu bekliyoruz. Üretim lotlarının devamlılığının mükemmel olması. Bildiğimiz klasik anlamdaki kimyasallar yerine işletmelere zaman ve enerjiden tasarruf ettirecek kimyasalların çalışmalarını yapmalılar. Zararlı atık yükü daha az boya ve kimyasallar, prosesleri birleştirecek kimyasallar ve prosesler, daha düşük sıcaklık gerektiren kimyasallar vb. çalışmaları gerektiğine inanıyorum.”
Farklı kumaş ve ipliklerin istenilen kalitede terbiyesi için yeterli Know-how’a sahip miyiz? Terbiye işletmelerinin durumu nedir?
“Dünya globalleşti. Bu da bilgiye ulaşmayı oldukça kolaylaştırdı. Sadece araştırmak üzerine çalışma yapmak teknolojiniz müsaitse yeterli gelebiliyor. Türkiye’de tekstil işini uzun süredir yapıyoruz. Yetişmiş alt ve üst kademe personele sahibiz. Yukarıda belirttiğim gibi makine, boya, kimyasal üretiminde de ciddi yol aldık. Ben Türkiye’deki iplik, örme, boyahane işletmelerinin yatırımlarına baktığımda olumlu buluyorum.”
Çevre ve insan sağlığı konusunda yapılması gerekenler nelerdir?
Dünya, artık oluşan kirlilik yükünü kaldıramıyor. Ben Türkiye’deki çevre ve insan sağlığı konusunda yasal mevzuatların son yıllardaki düzenlemelerle yeterli olduğunu düşünüyorum. Ancak bu mevzuatların uygulanmasında sıkıntı görüyorum. Ben çevre bilincinin ve insan sağlığının güvenliğinin bir kültür meselesi olduğu düşünüyorum. Bu konuda eğitimlerin daha anaokulunda başlaması gerekiyor. Sürdürebilirlik insanoğlunun ihtiyaçlarını gelecek nesilleri tehlikeye atmadan karşılaması ve aynı zamanda da gelişmeye devam etmesidir.”
Sektörün kalifiye eleman durumu nedir? Bu konuda görüşleriniz ve yapılması gerekenler nelerdir?
Tekstil ve mühendislik fakültelerinin mezun sayısı arttı, bu da bölüm puanlarının düşmesine sebep oldu. Yeni mezun genç mühendisler üretim hatlarında çalışmak istemiyorlar. Daha az emek ve zaman isteyen işleri tercih ediyorlar. Türkiye’de hatırı sayılır bir üniversitenin tekstil mühendislik son sınıf öğrencileriyle mülakat yapma imkanım oldu. Hepsi gerçekten kendini yetiştirmiş, yabancı dil bilen, kültürlü pırıl pırıl gençlerdi ve hepsinde yukarıda belirttiğim durum hakimdi. Sektöre umutsuzca bakıyorlar. Yapılacak en önemli iş bu gençlere kendimizi anlatmalıyız, sektörün bitmediğini ve kolayda bitmeyeceğini yapılan yatırımları göstermeliyiz. Gerekirse dönem bitişlerinde fakültelerinde seminer ve konferanslar vermeliyiz. Yatırımlarımızı gelecek nesillere taşımanın en önemli yolu bu gençlere sahip çıkmaktır.”
Terbiye sanayimizin geleceği hakkında neler söylemek istersiniz?
“Türk terbiye sanayisi fason işlemlerden para kazanmaktan vazgeçip direk ihracat yapabilecek yapıya gelmeliler. Bu aşamaya gelebilmek için de tasarım yapması gerekiyor kendini farklılaştırması gerekiyor. Hedef İtalya’nın yerine aday olması anlamına geliyor ve bu yolda hızla ilerliyoruz zaten. Yurtdışı fuarlarda gün geçtikçe Türk üreticileri İtalyanların yerini almaya başladı.”