Türkiye ekonomisinin 2013 yılı performansını nasıl değerlendiriyorsunuz, 2014 yılı öngörüleriniz nedir?
“Türk tekstil üreticileri olarak 2014 yılının zor bir yılı olacağını düşünüyorum. Her yıl geçmiş yılı aratıyor. Türk yatırımcılar, fizibilite çalışması yapmadan arz ve talebe göre çok heyecanlı bir şekilde yatırım yapıyor veya kapasite artırımına gidiyor. Ön çalışma yapmadan yapılan yatırımlar, kapasite fazlalığına neden oluyor. Mevcut üretim dengeleri bozuluyor ve bazı işletmeler kapanıyor veya iflas ertelemeleri yapılıyor. Sanayiciler, bu yılın iyi olacağı düşüncesiyle hareket ederek yatırımlar yapıyorlar fakat bu işlerin ekonomik ve politik nedenlerini araştırmaya gerek duymuyorlar. Türk tekstil sanayi, dünya ülkelerine yaptıkları ihracatlara bağlıdır. Ekonomik durumu bozulmuş, iç savaş durumundaki komşu ülkelerin durumu, ülke ekonomisinin belirleyici tarafıdır. O nedenle 2012 yılında 152 milyon dolar ihracatımız, 2013 yılı ihracatımızla aynı seviyede gözüküyor. Bu vesile ile herkesin akli selim düşünerek işlerini sürdürmelerini öneriyorum.”
Ekonomik yapı olarak sektörün pozisyonu nedir?
“Tekstil sektörü, bu geldiği konumda yatırımlarını ve ödeme dengelerini fazlasıyla yerine getirmiş bulunuyor. Yeni yatırım yapanların elbette ki borçları vardır ama ben inanıyorum ki, bütün şirketlerimiz ödemelerini rahat bir şekilde yapabilecek düzeydedir. Çoğu yatırımcılarımız, tecrübeli ve yeterli deneyime sahip insanlardır. Ekonomi, politikaların doğru ve yanlış hareketlerine bağlıdır. Dünya ile dış ticaret politikalarımız doğru olursa bir sorun olmaz. Temennimiz, bu ülkede iş-aş oluşturan şirketlerin yanlış politikalarla zarar görmemesi. Elbette ki Türkiye’nin ve tekstil sektörünün büyümesi ve gelişmesi, yatırım yapabilmesi için dünya şirketleri ile rekabet gücüne kavuşması gerekiyor. Bu nedenle, kendi markalarını oluşturan bir ülke olmalıyız. Böylece ekonomik gücümüz daha iyi olabilir diye düşünüyorum.”
Sektörün işlevini daha iyi yapabilmesi için yapılması gerekenler veya izlenmesi gereken yol haritası nelerdir?
“Dünyada olup bitenleri, Ar-Ge ve yenilik çalışmalarına önem vermeliyiz. Bu gün İstanbul’daki tekstil sektörü, arz ve talebe moda ve tasarımlara büyük önem veriyor. Değişik kumaşlar üretebilen bir İstanbul var. Nasıl ki, Fransa’nın Paris’i, İtalya’nın Milano’su varsa, Türkiye’nin de İstanbul’u var. Yeniliklere yatırım yapan ve hazırlıklı olan şirketler, karlı bir şekilde hayatlarını sürdürebilirler. Onun için tekstil hiçbir zaman ülkemizden kayıp gider korkusu ve kuşkusu olmasın. Nasıl ekmeğe ihtiyacımız varsa, giyinmeye de ihtiyacımız vardır. Katma değer üreten, kendi markalarını geliştiren bir ülke olmamızı düşünelim ve çalışalım.”
Sentetik ve ithal ara mallar için anti-damping vergisini uygun buluyor musunuz?
“Bu soruya doğru ve gerçekçi bir şekilde cevap verebilmek için öncelikle, bu ürünleri neden ithal ettiğimizin analizini iyi yapmak gerekiyor. Türkiye’de üretilen bu ipliklerin yeterli kapasitede olmadığını ve arz ve talebe cevap veremeyen yerli sanayiciden dolayı biz bu ürünleri ithal ediyoruz. Arz ve talebi, Türkiye oluşturmuyor. Yurt dışı alımcılar ve yurt dışındaki moda ve tasarımcılar hammadde üzerinde belirleyici oluyor. Baktığımız zaman, ara malların Türkiye’ye gelişini engellemek isteyenlerin iplik sanayicileri olduğunu görüyoruz. İplik sanayicileri, yerli sanayicilerimizi disipline edecek, istediği gibi fiyat artışı ve aynı zamanda talep zammı gibi zam yaparak, tekstil hazır giyim ve orta direk örme sanayicilerinin işlerini zora sokuyorlar. Bu iplik sanayicileri, sektörü ve tekstili kendi arzu ettikleri gibi yönetmek ve kazanmak istiyorlar. Türkiye’de faaliyet gösteren iplik sanayicilerimiz, milyar dolarlık veya Euro’luk yatırımlar yaparak fabrikalarını ve kapasitelerini artırıyorlar. Üretim için gerekli olan hammaddeyi ithal ediyorlar ve ürüne katma değer katmadan ihraç ediyorlar. Bu kurulu tesisler, ülke ekonomisine fazla katkı sağlamadan dış ticaret açığına sebebiyet veriyor. ÖRSAD Başkanı olarak benim itirazım burada devreye giriyor. Siz iplik üreticileri olarak yeterli hammaddeniz var mı? Neden ithal ediyorsunuz ve neden engel olmuyorsunuz? Neden Türkiye pamuk üretim alanlarını ve üretimine önem vermiyor ve bunun için fikirler oluşturmuyor? İthal pamuk ve makineler ülkemizin dış ticaret açığını büyütüyor. Bununla birlikte sanayimizin gelişmesi için ülkemizde üretilmeyen ara malları elbette ithal edeceğiz. Burada sanayicilerimize düşen görev, ithal edilen ara malların Türkiye’de üretilmesi için yatırım yapmaktır.”
Bu konudaki hatalar ve yapılması gereken çözüm önerileriniz nelerdir?
“İplik sanayicilerinin, ithal pamuk ile elde etmiş oldukları iplikleri yurtdışına ihracat yaparak, ülkeye ne kadar döviz girdisi sağlandığını iyi düşünmesi gerekiyor. Biz orta boy işletmeler ve tekstil hazır giyim sektörü olarak bu ülkeye yaptığı katma değer ürünlerle döviz açığını önleyen kuruluşlarız. Bizim karşı çıktığımız ithal ara mallar, ülkemizde işlenerek üzerine katma değer oluşturularak yine ihracat yapılıyor. Böylece bütün yan sanayici çalışmış oluyor, istihdama katkı sağlıyor ve ülkenin vergi gelirlerini artırıyor. Yerli sanayicinin korunması için şimdiye kadar sürdürmüş olduğum çalışmalar bundan sonra da devam edecek. Sektörümün ve ilkemin menfaatlerine aykırı olan uygulamalara hep karşı çıkmışımdır. Onun için ithal ara mallarına uygulanan vergi konusunu da doğru bulmuyorum. İplik, ihracat yapılırken net satılmasına rağmen, bizim gibi firmalara brüt satılıyor. Bu da yetmezmiş gibi bir de ağırlaştırılmış plastik ve naylonlarla satılıyor. İthal iplik ve ara mallarda bunu göremezsiniz. Ayrıca yerli ipliklere göre % 5 daha ucuza geliyor. Sektör temsilcisi olarak artık kapasitelerimizi iyi kontrol edelim ve ara mallar üreten fabrikaları kurmaya çalışalım. Ondan sonra da anti-damping uygulamasını onaylayalım. Yerli ara mallar bu ülkeye yetmiyor. Sadece kendimizi düşünen değil, bütün ülkenin menfaatlerini düşünerek fikir ve görüş belirtelim.”