Geçtiğimiz son bir ay içerisinde düzenlenen fuarlar, tekstil sektörü için oldukça yoğun ve hareketli geçti. 15-19 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen Ev Tekstili ile başlayan maraton, TEMSAD’ın katkılarıyla yapılan I TMTexpoEurasia ile birlikte yapılan Hightex ve İplik fuarları ile devam etti.
Daha sonra Frankfurt’ta yapılan Texproses ve Techtextil, aynı tarihte Çin’de düzenlenen Shanghaitex derken 1 ayda 7 önemli fuarı geride bırakmış olduk. Ev tekstilinde 5.5 milyar dolar ihracatla %5’lik paya sahip olan tekstilcilerimiz bu konuda tecrübe ve birikimleriyle her geçen yıl daha etkili oluyorlar. Tekstil makinaları konusunda 1 yıl aradan sonra fuar yapılmasına rağmen ziyaretçi ve katılımcı açısından oldukça iyi idi. Bu arada her yıl ortalama 1.5-2 milyar dolarlık tekstil makinası ithal eden ülkemiz, bölgenin en cazip pazarı durumundadır. İhracatımızın son 5 yılda 250-300 milyon dolar arasına sıkışması, acilen konuya el atmayı gerektirmektedir.Frankfurt Techtextil fuarında gördük ki batılılar tekstilden kesinlikle vazgeçmemişler, tam aksine her konuda, araştırma geliştirme, yenilik, çalışmalarına devam ediyorlar. 27 Türk firması ile katıldığımız bu etkinlikte, ziyaretçi ve alıcı konumundaki Türklerin sayısı oldukça fazlaydı. Shanghaitex’e giden arkadaşımızdan aldığımız bilgiye göre Çin’in her alanda olduğu gibi tekstil makine sektöründe de her yıl ağırlığını artarak hissettirdiğini gelecek yıllarda çok kaliteli ve hesaplı Çin makinalarını tüm dünyada tekstil sanayicileri tarafından ilgi göreceğini bekliyoruz. Yani anlayacağınız Garp Cephesinde değişen bir şey yok, onlar satıcı biz pazarız. Böyle giderse teknolojiyi ve bu makinaları üretenlerin fasoncusu olmaktan öteye gidemeyeceğiz. Karar verenlerin acilen yalnız tekstil değil, tüm makine sektörleri için kağıt üzerinde kalan eylem planları değil, destek teşvik, kredi, Ar- Ge vs. gibi enstrümanlarla, gerçek anlamda bir hamle başlatmaları gerekir. Yazımın başlığı beni 100 yıl önceye götürdü. 1.dünya savaşında Osmanlıyı bölüp parçalayan güçler en fazla süveyş kanalı, hicaz demir yolu, telgraf, tünel vs. gibi yenilikler rahatsız etmiş, Osmanlı topraklarındaki petrol kaynakları parçalanmanın tuzu biberi olmuştur. Çöküşü hızlandıran Galata bankerlerini de unutmamak lazım. 100 yıl sonra Kanal İstanbul, hızlı tren yolları, ülkenin alt yapı çalışmaları, IMF borcun sıfırlanması, 3. 4. Köprü ve Avrupa’nın en büyük havalimanı dersen seni rahat bırakmazlar.
Saygılarımla.