Yeni dönemde öğrencilerimizle tanışırken, merhabadan sonra, “nasılsınız, kendinizi nasıl hissediyorsunuz?” muhabbetiyle işe başlarız.
Günlük hayatta da manzara farklı değil. Müzmin şikayetçiler dışında hemen her durumda, nasılsın sorusunun cevabı, “iyiyim, ya sen?” olur. Taraflar, iyilikten ne anladığını, neye göre iyi olunduğunu bilmeden yıllarca karşılıklı “iyileşir” giderler.
Toplumca birbirimizi yeterinde anlayamamamızın temelinde, bu türden, anlamı ve ölçüsü ve izâfiyeti belirsiz ifadeleri çok kullanmamız da yatıyor olabilir.
Endazesiz, temelsiz ve manasız kelimelerden biri de “kalite”dir. Biliriz ki, bazı ürünler ikinci kalite olabilse de hiçbiri kalitesiz değildir. Bütün fabrikalar “kalite”, her firma “en kaliteli”yi üretir.
Ürün kalitesi, hizmet kalitesi, tasarım kalitesi, ilişki kalitesi gibi boyutlarını konuşmak bir yana, kalitenin “müşteri beklentilerine uygun toplu bir sunum” ve ölçüsünün de bu uyumun derecesi olduğu gerçeği çoğunlukla es geçilir. Kalite (!) satar sanılır; mal satmayınca şaşılır. Değerimizi bilmediler, bildiremedik tesellisine sığınılır. Pazarlama zekâsı yüksek kişiler ise, fabrikalarda üretilenin ürün, piyasalarda satılanın ise marka olduğu gerçeğini akıllarından hiç çıkarmazlar.
Hatta, müşterilerin ürüne ve markaya fazla takılmadan, kendilerine en uygun önerileri satın almayı bilecek kadar akıllı ve dinamik olduklarını bilirler.
Daha işin başında kendilerini hedef müşterilerinin zihninde üstün bir konuma getirmek için sağlam bir konumlandırma stratejisi peşine düşerler.
Diğerleri yerinde sayar, satışta zorlanır, piyasada baş aşağı giderken, müşterisine ve piyasasına hızla adapte olabilmiş, müşterisinin gözünde belli bir hususiyetiyle farklılaşabilmiş, belli bir segmente ve bir konuya odaklanmış, o alanda bir numara olabilmiş markalar büyüyor ve hep büyük kalmayı başarabiliyorlar.
Yöneldiği segmenti, ne tür bir ihtiyacı karşıladığını, nasıl bir rekabet avantajına sahip olduğunu, nasıl bir değer önerdiğini bilmeden; kısacası, zihinlerde nasıl algılanacağına dair bir planı olmadan; firmaların da, markaların da, gençlerin de başarılı olması çok zor oluyor.
Kalitenin iyisi piyasada belli oluyor.