Yaşar Küçükçalık, 2025 yılında Türk tekstil sektöründe sürdürülebilirliğin ve dijitalleşmenin öncelikli konular olacağını vurguluyor. E-ticaretin yükselişiyle Türk markalarının küresel pazarlara daha kolay ulaşabileceğini belirtiyor. Türkiye’nin güçlü altyapısı, lojistik avantajları ve Avrupa pazarıyla entegrasyonu sayesinde sektördeki liderliğini sürdürebileceğini ifade ediyor. “Türkiye’de tekstil bitti” eleştirilerine katılmayan Küçükçalık, doğru stratejilerle sektörün mevcut zorlukları aşarak büyüme fırsatlarını değerlendirebileceğini söylüyor.
2025 Yılına Genel Bakış
Pandeminin çok geride kaldığı, savaşların ateşlerinin soğumaya başladığı ve bütün bu küresel negatif gelişmelerden dolayı sıkışan ekonominin büyük bir canlılığı söz konusu olduğu söyleniyor. Bu olumlu atmosferin Türkiye tekstil sektörü üzerindeki etkileri neler olabilir? 2025 yılına dair beklentileriniz ve öngörüleriniz nelerdir?
“Yaşar Küçükçalık: 80’ li yıllardan bugüne ülkemizin terör için ödediği maddi ve manevi bedeller maalesef ülkemizi manevi olarak çok büyük üzüntülere maddi olarak da çok büyük sıkıntılara sokmuştur.
Gelecek huzurla beraber ekonominin çok daha iyi olacağını, ülkemizde gelişecek huzurlu ortama insan gücü ve altyapısıyla hazırdır. 2025 Yılında sürdürülebilirlik tekstil sektörünün en önemli gündem maddelerinden biri olacaktır.
Ayrıca digitalleşme ve teknolojik yatırımlar tekstil sektörü için kritik bir dönüşüm süreci yaratmaktadır. E ticaretin yükselişi Türk markalarının küresel pazarlara daha kolay ulaşmasını sağlayacaktır.”
Türkiye Tekstil Sektörünün Geleceği
Son dönemde “Türkiye’de tekstil bitti, üretim doğuya ve Mısır gibi ülkelere kaydı” gibi eleştiriler sıkça dile getiriliyor. Sizce bu yorumlar ne kadar doğru? Türkiye tekstil sektörü 2025’te nasıl bir yol haritası izlemeli ve sektörün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
“Yaşar Küçükçalık: Ülkemizde her sanayinin devam edeceği gibi tekstil sanayide devam edecektir. Bugünkü maliyetlerimizi kurtarabilecek farklı ürünler üretmek kaydı ile. Mısır, Afrika ülkeleriyle yapılan serbest ticaret anlaşmaları ve düşük üretim maliyetleri ile avantaj sağlasa da, Türkiye’nin sahip olduğu sektörel altyapı, lojistik avantajlar ve Avrupa pazarı ile entegrasyonu ile kıyaslandığında eksik kalıyor. Türkiye’de tekstil bitti” söylemi yerine, sektörün mevcut zorluklarını aşarak büyüme fırsatlarına odaklanması daha doğru bir bakış açısı olacaktır. Doğru stratejilerle Türkiye, küresel tekstil sektöründe lider bir konumda kalmayı başarabilir.”